Bölümü dinlemek için tıklayın.
EMEA bölgesinin en çok dinlenen 889’uncu podcast’i Gerekli Detay’a hepiniz hoş geldiniz.
Bölüm 14’e hoş geldiniz. Bu aralar hafta içi çok yoğun geçiyor ama hafta sonları epey heyecanlı. Çünkü 3 hafta sonu üst üste Formula 1 yarışı var. Hâl böyle olunca, bu hafta efsanevi Formula 1 pilotu Ayrton Senna hakkında konuşalım istedim.
21 Mart 1960 doğumlu Ayrton Senna da Silva, Brezilyalı varlıklı bir ailenin ortanca çocuğu. Babası Milton Guirado da Silva ve annesi Neide Senna da Silva. da Silva, oldukça yaygın bir soyadı olduğu için; annesinin evlenmeden önceki soyadını kullanmak istiyor ve tarihe Ayrton Senna olarak geçiyor.
4 yaşındayken babasının hediye ettiği minyatür go-kart aracı, Senna’nın aşırı derecede hoşuna gidiyor. Çocukluğundan itibaren Formula 1 yarışlarını izlemeye başlıyor. Daha çok küçük yaşlardayken, yarışlar ve yarışmak en büyük tutkusu oluyor. 7 yaşındayken, ailesinin çiftliğinde Jeep kullanmaya başlıyor.
İlk go-kart yarışına 13 yaşında çıkıyor. Bazı kaynaklara göre, bu yarışa pole pozisyonundan başlıyor. Uzunca bir süre lider kalıyor fakat sonlara doğru bir çarpışma yaşadığı için yarış dışı kalıyor. Bazı kaynaklar ise, ilk yarışını kazandığını belirtiyor.
1978 – 1982 yılları arasında, Karting Dünya Şampiyonası’nda yarışıyor ve bu 4 yıldan ikisinde, sezonu ikinci olarak tamamlıyor. Bu dönemde, 1981 yılında İngiltere’ye geliyor. Tek koltuklu serüvenini başlatıyor. Formula Ford 1600 şampiyonasını kazanıyor.
Katıldığı farklı etkinliklerde farklı başarılar kazanmış olmasına rağmen; Senna, motorsporlarına devam edebileceği konusunda tereddütler yaşıyor. Aile işleri ile ilgilenmesi için ailesinden oldukça fazla baskı görüyor. Zaten varlıklı bir ailenin çocuğu. Para kazanmak için yarışmaya falan ihtiyacı yok. Hazır kurulu bir düzen var. Ailenin baskısı bu yüzden olsa gerek. Senna, 21 yaşındayken İngiltere macerası sonlanıyor ve Brezilya’ya geri dönüyor.
Fakat dönmeden önce, Formula Ford 2000 takımından bir teklif geliyor. Senna, Brezilya’ya döndükten sonra durum zihninde netleşiyor. Teklifi kabul ediyor ve tekrar İngiltere’ye dönüyor. Takip eden yıllarda farklı şampiyonalarda yarışıyor. Başarılı bir grafik çiziyor.
1983 yılında Williams, McLaren, Brabham ve Toleman takımlarının Formula 1 testlerine katılıyor. Hatta Williams’ta katıldığı testlerde, takımın şampiyon pilotu Keke olarak da bilinen Keijo Erik Rosberg’ten bile daha iyi başarı gösteriyor. 1984 sezonu için Williams ve McLaren koltuklarının dolu olmasından dolayı, bu takımlarla bir şansı kalmıyor. Lotus takımına alınmak isteniyor. Fakat Lotus sponsorlarının baskısından dolayı bu da olmuyor. Çünkü sponsorlar, İngiliz bir pilot istiyor. Benzer şekilde, Brabham sponsorları da İtalyan bir pilot istediği için Brabham ile de anlaşamıyor. Senna, Toleman takımına katılıyor.
Senna, ilk Formula 1 yarışlarına 1984 yılında Toleman takımı ile katılıyor. İlk yarışı olan Brezilya GP’de, 8. turda bir arızadan dolayı yarıştan çekiliyor. İkinci yarışı olan Güney Afrika GP’sini ise 6. olarak tamamlıyor ve Formula 1 kariyerindeki ilk puanlarını alıyor.
Toleman ile fazla devam edemeyeceğini düşünen Senna, 1985’te Lotus – Renault takımına geçiyor. Burada, kariyerinin ilk pole pozisyonunu alıyor. 3 sezonda 16 kez pole görüyor ve 6 yarış kazanıyor. Lotus ile de yolun sonuna geldiğini düşünen Senna, 1988’de McLaren – Honda takımına geçiyor. Burada 6 sezon yarışıyor. McLaren döneminde, 35 yarış ve 3 dünya şampiyonluğu kazanıyor.
1988 yılı, McLaren takımı için oldukça verimli bir yıl oluyor. Sezonun 16 yarışından 15’ini McLaren kazanıyor. Bu 15 yarışın 7 tanesini, Fransız pilot Alain Prost kazanıyor. 8’ini kazanan Brezilyalı Ayrton Senna ise, Formula 1 dünya şampiyonu oluyor ve bu da onun Formula 1’deki ilk dünya şampiyonluğu. Rekabet bu noktadan sonra kızışmaya başlıyor.
1989 sezonunda Alain Prost, Suzuka şikanında Senna’yı yarış dışı bırakıyor ve dünya şampiyonu oluyor. 1990’da ise, intikam geliyor. Suzuka’nın ilk virajında, Prost’un Ferrari’sine çarpan Senna; şampiyonluğu alıyor.
Bu süreçte cezalar havada uçuşuyor tabii. Pek çok söylenti çıkıyor ortaya. Senna’nın bu spor için tehlikeli bir pilot olduğu söyleniyor. FIA başkanı Balestre, süper lisansını iptal etmekle tehdit ediyor vs.
1991’de, Senna üçüncü şampiyonluğunu alıyor ve bir açıklama yapıyor. Durumu şöye anlatıyor. 89’daki şampiyonluğu kaybedişinin haksız olduğunu dile getiriyor. 90’daki hareketinin ise sebeplerini sunuyor. Zaten bir önceki sezon yaşadığı haksızlıktan şikayetçi olan Senna, 1990 yılında pole pozisyonunu alan kişinin – ki bu pilot her kim olursa olsun – sol taraftan, pistin temiz tarafından, temiz yarış çizgisinden başlaması gerektiğini söylüyor. Organizatörlerden tam güvence istiyor. Sonrasında pole pozisyonunu kazanıyor. Fakat sıralama turları sonunda, o dönemki FIA başkanı Jean-Marie Balestre, bu talebi reddediyor. Senna, kirli taraftan başlatılıyor yarışa. İkinci sıradaki Prost’a ise temiz çizgi kalıyor. Hem 1989’daki kararı, hem de 1990’daki bu davranışı kabullenemeyen Senna; kendine yapılanın aynısını yaparak 1990’da şampiyonluğunu alıyor.
Yıllar sonra, dönemin FIA başkanı Jean-Marie Balestre, 1989 yılında Prost’un yararına olacak kararlar verdiğini itiraf ediyor.
1991’de gelen üçüncü şampiyonluk, o dönemde 3 kez şampiyon olan en genç pilot olma ünvanını kazandırıyor Senna’ya. Takip eden sezonlar içerisinde, McLaren takımında kalarak şampiyonluğu kovalıyor fakat kovaladığı dördüncü şampiyonluğa bir türlü ulaşamıyor.
1992 Belçika GP antrenmanı sırasında, Erik Comas bir kaza yapıyor ve bilincini kaybediyor. Ayrton Senna, kaza yerinden geçerken Comas’ın aracından gelen yüksek motor sesini duyuyor ve McLaren’ini durduruyor. Araçtan iniyor. Erik Comas’ın yanına koşuyor. Comas’ın aracının motorunu durduruyor ve tıbbi ekip gelene kadar Comas’ın başını dik tutuyor.
Comas’ın açıklamasına göre, çarpmanın ardından bazı yakıt sızıntıları olduğu ve çalışmakta olan motorun aracı saniyeler içinde yakabileceği hatta patlamaya sebep olabileceği söylenmiş. Bu nedenle Erik Comas, hayatını kurtaran kişinin Ayrton Senna olduğunu söylüyor.
1994’te Williams takımına geçiyor ve Benetton takımındaki Michael Schumacher ile yeni bir rekabet dönemi açılıyor. 1994 sezonunun ilk 2 yarışında yaşanan talihsizliklerden dolayı, iki yarışta da pole’ü alan Senna; yarışları tamamlayamıyor. Bu sezon öncesinde; elektronik sürücü yardımlarını yasaklayan kapsamlı kural değişiklikleri oluyor. Aktif süspansiyon, ABS, çekiş kontrolü, kalkış kontrolü gibi bileşenler araçlardan kaldırılıyor.
Benetton takımının aracında ise illegal bazı bileşenler olduğuna dair söylentiler de çıkıyor. Meyve veren ağacı taşlarlar mı dersiniz yoksa ateş olmayan yerden duman çıkmaz mı dersiniz, bilemem. Ancak Senna da bu araçta bir farklılık olduğunu düşünenlerden. Uzun yıllar sonra bir röportajda, o dönemki takım arkadaşı Damon Hill; Senna’nın Benetton motorundan alışılmışın dışında sesler duyduğunu söylediğini dile getiriyor.
Sezonun son yarışında, şampiyonluğun iki adayı Damon Hill ve Michael Schumacher bir kazaya karışıyor. Pek çok kişiye göre, kazanın sorumlusu Schumacher. Fakat yapılan inceleme sonrasında, kimseye bir ceza çıkmıyor. İki sürücü de puan alamayınca; 1994 yılının Formula 1 şampiyonu, Benetton takımından 25 yaşındaki Alman Michael Schumacher oluyor.
Ancak 1994 sezonunun esas olayı bu değil.
Sezonun üçüncü yarışı olan San Marino Grand Prix; 1 Mayıs 1994 tarihinde İtalya, Imola’daki Autodromo Enzo e Dino Ferrari pistinde koşuluyor.
Yarış hafta sonunda, 29 Nisan 1994’te yapılan ilk seansta, 34 yaşındaki Avusturyalı pilot Roland Ratzenberger; aracıyla ilgili bazı problemleri dile getiriyor. Ratzenberger’ın Formula 1’deki ilk sezonu bu ve henüz üçüncü yarışında. Frenlerin tekrar değerlendirilmesini istiyor. Önceki yarışlarda da problem yaşadığını dile getiriyor ve kendisinden daha tecrübeli bir pilot olan David Brabham’ın bu aracı denemesini istiyor. Frenle ilgili problem çözülüyor.
Aynı gün, Jordan takımının Brezilyalı pilotu Rubens Barrichello, Variante Bassa virajında 225 Km hızla kerb’e çıkıyor ve aracı havalanıyor. Lastik bariyerlere çarpıyor. Birkaç kez takla atıyor. Barrichello, 95 G’lik çarpışmadan sonra bilincini kaybediyor. Helikopter ile hastaneye yetiştirilirken dili nefes borusunu kapatıyor ve FIA doktoru Sid Watkins tarafından uygulanan ilk yardım ile hayatı kurtuluyor. Barrichello’nun bilinci, hastanede açılıyor. Barrichello gözlerini açtığında, Ayrton Senna’nın medikal merkezden kendisini izlediğini görüyor. Barrichello’nun hayatta olduğunu gören Senna, piste geri dönüyor ve seansa kaldığı yerden devam ediyor.
Ertesi gün, 30 Nisan’da, sıralama seansları normal şekilde devam ediyor. Ratzenberger, bir virajda dışarı taşıyor. Fakat sponsorlarının önünde ilk kez yarışacak olduğu için seanstan çekilmek istemiyor ve devam ediyor. Ancak yaygın inanışa göre bu süreçte, ön kanadında çok ufak bir hasar oluşuyor. Yüksek yere basma gücü gerektiren Villeneuve virajına geldiğinde ise, ön kanat kopuyor ve aracının altına giriyor. Aracın kontrolünü kaybeden Roland Ratzenberger, yaklaşık 315 KM hızla duvara çarpıyor. Baziler kafatası kırığı yaşıyor.
Ambulansla medikal merkeze, oradan da hava yoluyla hastaneye yetiştirilen Ratzenberger; hastaneye ulaştığında hayatını kaybettiği kesinleşiyor. 1982 sezonundan bu yana bir yarış hafta sonunda hayatını kaybeden ilk pilot oluyor.
2 günde 2 büyük kaza. Bir tanesi ölümle sonuçlanıyor ve 1 Mayıs 1994 tarihinde yarış başlıyor.
Yarışın başlangıcında; Perdo Lamy ve JJ Lehto bir kazaya karışıyor. Kalabalığa bazı parçalar sıçrıyor ve yaralanmalar yaşanıyor. Opel Vectra güvenlik aracı piste çıkıyor. Fakat bu aracın, Formula 1’de güvenlik aracı olmak için doğru bir seçenek olmadığı düşünülüyor hep. Bir aile aracı tasarımına sahip. Frenleri aşırı ısınıyor ve bu nedenle hep yavaş gitmek zorunda kalıyor. Arkasındaki Formula 1 araçlarının ciddi derecede lastik basıncı kaybetmesine sebep oluyor.
5 tur süren güvenlik aracı konvoyunun ardından Senna pite çağrılıyor. 6. turda, Senna hızlı bir başlangıç yapıyor. 7. tura gelindiğinde ise Senna’nın aracı, Tamburello virajına girerken yarış çizgisinden ayrılıyor. Araç, düz bir çizgi üzerinde pistten çıkıyor ve korumasız beton bariyere çarpıyor.
Kazanın ardından araçtan toplanan telemetri verisine göre; Senna, viraja 309 KM hızla girmiş. Sonrasında sert bir fren yapmış. Çarpışma öncesinde yavaşlayabilmek için 2 kez vites düşürmüş ve 211 KM hızla duvara çarpmış.
Çarpışma sonrasında araç spin atıyor ve duruyor. Çarpışmadan dolayı fırlayan sağ ön tekerlek, kokpite giriyor ve kaskının sağ ön bölgesine çarpıyor. Bu etki, Senna’nın başını arka koltuk başlığına itiyor ve kafatası kırıklarına sebep oluyor. Ayrıca tekerleğe bağlı bir süspansiyon parçası da kaskına kısmen giriyor ve travmaya sebep oluyor. Son olarak başka bir parça da kask vizörünü deliyor ve sağ gözünün biraz üstüne giriyor.
Senna, kokpitte hareketsiz kalıyor. Yaklaşık 10 saniye sonra, başını hafifçe hareket ettiriyor. Sonrasında ise asla hareket etmiyor.
Kazadan çok kısa süre sonra; Senna’nın fotoğrafçı arkadaşı Angelo Orsi, acil müdahale yapılırken Senna’nın kaskının çıkarıldığı anların fotoğraflarını çekiyor. Sayısız teklife rağmen Orsi, bu fotoğrafları yayınlamıyor. Sadece Senna’nın ailesi ve kendisi görüyor bu kareleri.
2 gün önceki kazada Rubens Barrichello’nun hayatını kurtaran Sid Watkins, Senna’ya trakeostomi yapıyor. Yani gırtlağın altından nefes borusuna bir delik açıyor ve yeni bir nefes yolu oluşturuyor. Sonrasında Watkins, şu açıklamayı yapıyor:
Gözbebeklerine baktım. Büyük bir beyin hasarı olduğu anlaşılıyordu. Senna’yı kokpitten kaldırdık ve yere yatırdık. Tam bu anda içini çekti. Dindar biri olmamama rağmen o an ruhunun ayrıldığını hissettim.
Kazadan yaklaşık 28 dakika sonra Senna, hava yoluyla hastaneye yetiştiriliyor. Kalbi duruyor. Kalp yeniden döndürülüyor. Yaşam destek ünitesine bağlanıyor. 3 saat sonra kalbi tekrar duruyor. 1 Mayıs 1994 saat 18:40’ta, Ayrton Senna da Silva’nın ölümü ilan ediliyor.
Bir sağlık çalışanı, Senna’nın aracında bir Avusturya bayrağı bulduklarını söylüyor. Senna, bu yarışı kazanmayı ve sonrasında da bir gün önce hayatını kaybeden Avusturyalı pilot Roland Ratzenberger’in anısına Avusturya bayrağını taşımayı planlamış. Ancak bu yarış, onun son yarışı oluyor.
Hafta sonu yaşanan iki kazanın ardından Ayrton Senna; daha önceden dağılmış olan Grand Prix Pilotları Birliği’ni tekrar kurma konusunu eski takım arkadaşı ve rakibi Alain Prost ile konuşuyor. Bu, pilotların güvenliğini ön plana çıkarmayı amaçlayan bir birlik. FIA’da pilotları temsil etmeyi ve güvenlik standartlarını iyileştirmeyi amaçlıyor.
Ölümlerle geçen 1994 San Marino GP’nin ardından; Niki Lauda, Christian Fittipaldi, Michael Schumacher ve Gerhard Berger, daha önceden dağılmış olan Grand Prix Pilotları Birliği’ni tekrar kuruyor.
Beni en çok üzen şeylerden biri; bu spordaki tarihe, mühendisliğe, sporun bu noktaya gelmesinde emeği geçen çalışanlara ve pilotlara gerekli saygıyı göstermeden, sadece “şu takımı tutuyorum, bu takımı tutuyorum, o kazanmasın, şu hak etmedi” gibi cümleler sarf edenler. Bu spor, güzel bir spor. Ancak bireysel çıkarların, aşırı hırsın, paranın ön plana çıktığı noktalarda ise gerçekten bir eziyete dönüşebiliyor. Önümüzdeki hafta cuma günü saat 19:28’de tekrar görüşebilmek dileğiyle, her zaman Senna.
Bir Cevap Yazın