Bölüm #15 – Guilty Pleasure

Bölüm #15 – Guilty Pleasure

Gerekli Detay Bölüm #15

Bölümü dinlemek için tıklayın.

EMEA bölgesinin en çok dinlenen 889’uncu podcast’i Gerekli Detay’a hepiniz hoş geldiniz.

Bölüm 15’e hoş geldiniz. Yakın zamanda pek çok yeni takipçimiz oldu. Dinleme sayıları bir patladı. Güzel şeyler bunlar. Bunları görmek beni mutlu ediyor gerçekten. Dinleyen ve dinleten herkese teşekkür ederim.

Twitter ve Instagram’da gereklidetay hesaplarını takip edebilirsiniz. gereklidetay.com adresinden de bizimle iletişime geçebilir ve tüm bölümlerin yazılı hâlini bulabilirsiniz.

Bu bölümde ne yapacağız? Dinleyicilerin katkılarıyla guilty pleasure’larımızı konuşacağız. Peki nedir bu guilty pleasure? Suçlu zevk, yasak zevk ya da mahcup zevk olarak çevriliyor Türkçe’ye. Örneğin, bir film var. Toplum genelinde kötü kabul edilmiş. Siz de kötü olduğunu biliyorsunuz. Ortalık yerde izlemiyorsunuz ya da bu film hakkında konuşmuyorsunuz. Ama içten içe, nedenini anlamasanız bile seviyorsunuz bu filmi ve izliyorsunuz. Bu film, sizin guilty pleasure’unuz oluyor işte.

Ya da sağlıksız olduğunu bildiğiniz bir yemek olsun. Yememeniz gerektiğini biliyorsunuz. Fakat buna rağmen arasıra kaçamak yapıyorsunuz ve o yemeği tüketiyorsunuz. Bu da sizin bir guilty pleasure’unuz olabilir. Hatta bu yemek ve atıştırmalıklar konusunda, guilty pleasure’larla ilgili yapılmış pek çok bilimsel araştırma da mevcut.

Özetle; ortalık yerde konuşmaya ve yapmaya çekindiğimiz fakat gizli gizli yapmaya devam ettiğimiz aktivitelere guilty pleasure diyebiliriz. Peki dinleyicilerimiz neler demiş? Hadi onları konuşalım.

Instagram’dan duyurusunu yapmıştım. Yanıtlayanların anonim kalacağını söylemiştim. Dolayısıyla hiçbir isim vs. paylaşmayacağım. Ben okurken epey eğlendim. Umarım siz de eğlenirsiniz.

Bir arkadaşımız, Tuğrul Arsever’den “Benden Günah Gitti” şarkısını söylemiş. Bence bu şarkıyı dinlemelisiniz ve klibini de izlemelisiniz. Görür görmez benimkilerden biri aklıma geldi. Ahmet’ten Ah Canım Vah Canım şarkısı. İkisini sabaha kadar yarıştırabiliriz cidden. Aynı dinleyicimizin bir guilty pleasure’u daha var. Sünnet kaseti intro müziği. Bence de yeri doldurulamayacak bir şey.

Şarkılarla yaptık açılışı. Oradan devam edelim. Abim yazmış. Bir liste yapamamış ama 90’lardan çok şarkı var demiş. Var tabii ki. Ragga Oktay Come Let Me Know dinliyoruz. Mansur Ark’tan Yarim dinliyoruz. Ahmet’i zaten söyledik. İnanılmaz bir çukur gerçekten 90’lar Türkçe pop. Çok seviyorum. Geçen gün bir arkadaşın arabasında, çocuğa zorla Zerrin Özer dinlettim. Hani Dünya Tatlısı diye diye yok ettim adamı.

Bir arkadaşımız Elanur dinliyorum demiş. Bir başkası, “Gerekli Detay” dinlemek benim guilty pleasure’um demiş. Başka bir arkadaşımız, arabaya bindiğinde şayet yalnızsa içinden bir “kachow” patlatıyormuş ya da aklına direkt Formula 1 geliyormuş.

Pandemi döneminde başladığı belirtilen bir guilty pleasure var. O ara restoranlarda oturup yemek yiyemiyorduk falan ya. Bu arkadaşımız da aynı dertten muzdarip tabii. Fakat o yasaklar geride kalmasına rağmen, arkadaşın şöyle bir guilty pleasure’u var. Yemeği alıp, arabayı ıssız bir yere çekip, telefonu direksiyona koyup bir şeyler izlerken yemek yemek. Pandemi döneminde buna alışmış ve şu an kendi evinde dışarıdan sipariş ettiği yemeği yemekten keyif alamıyormuş.

Aynı arkadaş, internetsiz kaldığı bir dönemde Masterchef izlemeye başlamış. Ancak internet ile ilgili sorun çözüldükten sonra da bütün sezon boyunca Masterchef izlemeye devam etmiş.

Ucu yine müziğe değen başka bir guilty pleasure var. Arabada giderken Türk’lerin söylediği Almanca rap müzikleri dinlemek. Bakın burası önemli. Arabada olmak zorundasınız. Sözler Almanca olacak. Türümüz rap. Ancak kesinlikle söyleyen kişi Türk olacak.

Başka bir arkadaşımız, sanırım Kanal 7’de yayınlanıyordu bunlar, Hint dizilerine düşmüş. Öylesine bakınırken bir anda içine çekilmiş. Ne zaman denk getirse gizli gizli Hint dizileri izliyor artık. Aynı arkadaşımız, YouTube’da da bir çukura düşmüş. 4 yıldır düzenli olarak oyuncak bebek yapımı ve modifikasyonu ile ilgili videolar izliyormuş.

Hayatımın her döneminde en az bir kişide yakaladığım bir guilty pleasure var. Ali-G izlemek. Ali-G In Da House filmini izlemediyseniz mutlaka izleyin. Gerçekten çok kötü. Baya kötü bir film. Ama izlemeniz lazım işte. Daha 1-2 ay önce yine oturduk izledik.

Tam bu bölümü hazırlarken arkada çalan şarkıyı söylemek istiyorum. Mr. President – Coco Jamboo. Neden bilmiyorum ama çok seviyorum. Eyooo!

Hispanik tarzda müziklere çok düşmüştük bir ara. Sir Speedy’den Vamos Alla ya da Sientelo gibi. Ya da Don Omar’ın Danza Kuduro’su mesela. Hatta sırf benzerlik var diye Sean Paul dinlediğimiz bir dönem de vardı hatırlarsanız.

Bazen böyle playlist’te shuffle açık takılıyorum. Toplu taşımadayım diyelim. Bangır bangır metal müzik çalıyor. Hardcore hip-hop çalıyor falan. Sonraki şarkıya bir bakıyorum. Burcu Güneş – Tamamdır. O az önce give me five check it out diye gezen heriften eser yok. Bir anda ılıma geliyor. Tam elimi cebime atıyorum, telefonu alıp şarkıyı geçeyim diye. Sonra kulaklığı çıkarıyorum bir. Bakıyorum şöyle dışarıya ses gidiyor mu diye. Gitmiyor. Tak abi geri. Üzmez o beni sarar diye diye devam.

Bir gün İzmir uçağındayım. Yolda izlerim diye 1-2 bölüm dizi indirmiştim. Geçtim koltuğuma. Bir hanımefendi geldi yanıma oturdu. İşte merhaba, iyi uçuşlar falan. Ya şimdi diziyi izleyeceğim. Ama mümkün değil. Kadın görecek. 1-2 tereddütlük anından sonra döndüm kadına. Dedim efendim. Ben, nedeni bilinmez bir şekilde Kurtlar Vadisi ilk 97 bölüme tekrar düştüm. İzmir’e varana kadar 2-3 bölüm izlerim. Yol boyunca ne ben bunun tedirginliğini yaşayayım ne de siz rahatsızlık duyun. Bunu baştan konuşup anlaşalım dedim. Güldü, tamam dedi. Açtım abi telefonu. Uzattım kolları öne. Görürse görsün bitti artık. İzmir’e inene kadar Kurtlar Vadisi izledim.

Seviyorum böyle şeyleri. Herkesin farkında olduğu ya da olmadığı guilty pleasure’ları vardır. Bunlar; şayet sizin sağlığınızı, veriminizi vs. olumsuz etkiliyorsa ya da işte genel olarak, konu bağımsız, sizi olumsuz etkiliyorsa, uzaklaşmakta fayda var tabii. Ancak bazen, guilty pleasure’lar kurtarıcı olabiliyor. Saçma bir filmdeki saçma bir sahneyi, arkadaş ortamında şaka olarak kullanabilir hâle geliyorsunuz. Ya da size belirli bir dönemi, belirli anıları hatırlatan şarkılar dinliyorsunuz. Mutlu oluyorsunuz o şarkıyı duyunca. Kontrol altında tutabiliyorsanız ne âlâ. Devam edin. Kabul edin guilty pleasure’larınızı. Ancak dediğim gibi, size zarar vermeye başladıysa da orada bir durup düşünmek ve hatta uzmanlardan destek almak gerekir.

Önümüzdeki hafta cuma günü saat 19:28’de tekrar görüşmek dileğiyle. Kendinize iyi bakın.

Bir Cevap Yazın