Bölüm #0 – Hogwarts’taki Linux’çu

Bölümü dinlemek için tıklayın.

Şu sıralar epey fazla iş değişikliği haberleri alıyoruz. Sürekli bir “yurt dışına kaçma” ya da “remote iş bulma” konusu gündemde. Bu bölümde, hem bir yayın denemesi yapıyoruz hem de Harry Potter evreninde bize batan noktaları konuşuyoruz.

EMEA bölgesinin en çok dinlenen 889’uncu podcast’i Gerekli Detay’a hepiniz hoş geldiniz.

Evet arkadaşlar, sıfırıncı bölümle karşınızdayız. Array’ler 1’den başlar diyen arkadaşlar bu hafta rapor almışlar, gelemediler.

Hikayemiz sıradan bir LinkedIn bildirimiyle başladı. Baktım bir link fırlatmışlar kafama. Bu headhunter firmalar var ya onlardan birinde çalışan junior bir arkadaş. Gel buraya başvur sektörün öncüsü firma vs. sıralamış güzel güzel.

E yurtdışı fırsatı, İngiltere diyorlar. Dövizle maaş falan. Atladım tabii ben de hemen. Başvurdum. 1-2 task verdiler yaptım yolladım. Sonra linki gönderen arkadaş bir meeting ayarladı. Ücretsiz versiyon kullanıyor ama, 40 dakikada bağladın bağladın yani işi.

Ama benim için görüşme ilk dakikada sonlandı. Linux’çu arayan kurum Hogwarts çıktı. Zaten dakikalar ilerledikçe işi kabul etmemek için yeni yeni sebepler oluşuyor kafamda böyle. İş şartları konuşuldu, maaş konuşuldu. He desem olacak yani o raddeye geldik. En son dedim kusura bakmayın, ben okulda çalışacak olsaydım öğretmenliğe devam ederdim. IT sektöründe, işi IT olan bir firmada çalışmak istiyorum dedim. Görüşmeyi sonlandırdık. Biraz bozuldular gibi ama pek de umursamadım açıkçası. Çünkü çalışılacak gibi değil cidden o ortam.

Bir kere relokasyon gerekiyor. Zaten o bir sıkıntı. Okulun etrafında yerleşim bölgesi yok. İlla muggle kasabasından bir ev tutmak lazım. E o zaman da ulaşım sıkıntı. Trenle gidiyorsun okula. Senede bir tren kalkıyor abi kaçırdığını düşünsene. Büyük sıkıntı.

Yönetimle ilgili ciddi sıkıntılar var. Sürekli bir dışarıdan müdahale var. Zırt pırt müdür değişiyor, takımlar değişiyor. Bir bakıyorsun, dün kahve makinesinin orada akşamki maçı tartıştığın eleman bugün müdür olmuş. “Yeni dönem başladı, bundan sonra benim dediğim olacak.” falan. Saçma sapan bir muhabbet.

Utilizasyon zaten başlı başına bir problem. Ellerinde yıllardır Karanlık Büyülere Karşı Savunma eğitmeni var. Hâlâ Kimya dersine sokuyorlar adamı. Her sene o dersin hocası değişiyor bilmem ne. Yeni yönetim anlayışı adı altında korucuya ders kitliyorlar. Yani nasıl diyeyim, esas işi eğitim olan bir kurum daha buradaki kaynaklarını yönetemiyor. Gelip de IT’ci almaları ne kadar makul yani?

Orada daha önce çalışmış bir arkadaş anlamıştı. “Birader” dedi, “Bir depo dolusu kutusu açılmamış sunucu, switch, disk… Aklına ne geliyorsa var. Bir de şöyle saçma bir zihniyet var. Eğer bu depodakilere gerçekten ihtiyacımız olsaydı kapısı açılırdı.”. Geçen sene çocuklardan biri bulmuş odayı. Sabahtan akşama dersi ekip Counter girmişler odada. Eyvallah, Counter oynamak da ciddi bir ihtiyaç bence ama yazık yani yapılan harcamaya yazık.

Harcama dedik, maaş da hiç sandığım gibi değil. İngiltere’ye Jaws’ladık tabii Sterlin niyetiyle. “E biz galleon olarak ödüyoruz.”. Usta dedim paranın geçtiği tek yer var orada da sadece şeker satıyorlar. Yeme içme namına bir halt yok ortada zaten. “Onu dert etme Sodexo veriyoruz.” dediler. Koca mahallede bir yerde geçerli, orada da sadece kaymak birası mı ne naneyse onu satıyor herif. Yanında patates bile yok falan. Öyle bir mekan.

Turnover rate’i çok yüksek bir kurum, LinkedIn’den de görebilirsiniz. İşe giren, 3 aya kalmadan valizleri topluyor kaçıp gidiyor. İnsan şüpheye düşüyor mesela ya bu nedir abi içeride adam mı yiyorlar diye. E yiyorlarmış haberler bas bas bağırdı. Yalanladılar falan ama yemez ki. Efendi gibi bir açıklama yapmaları lazım konuyla ilgili, herkes birbirine bakıyor. Kimsede bir sorumluluk bilinci yok anladın mı? Sen bu ortamda nasıl kendini geliştirebilirsin ki?

Sosyal sorumluluk ayağına 1-2 turnuva, dans falan bir şeyler yaptılar da. Bunların hepsi planlı programlı işler. Kurum bir kere hayvanlara, hayvan haklarına karşı. Tesisatta yılan besleyen var, yazık günah ya. Örümceği okuldan atıyorlar. Lan yatılı öğrencin ölmüş, faturayı örümceğe kesiyorsun. Örümceğin kıza ne garezi olabilir ki yani, koca yatakhanede gidip sadece onu öldürüp çıkıyor. Böyle bir saçmalık olabilir mi? He, madem haşerenin katli vaciptir diyorsun, bütün yaz nereydin abi sen yaptırsana efendi gibi ilaçlamanı falan. Böyle mi hazırlanıyorsun sen yeni eğitim-öğretim yılına? Tam bir orta çağ kafası var içeride. Hayvana idam cezası mı verilir ya hangi yüzyılda yaşıyoruz? Bırak kardeşim, tövbe çalışılmaz böyle bir yerde.

Altyapıları zaten ölmüş. Güvenliğe dair en ufak bir adım atılmamış. KVKK falan zaten hikaye. “Bizim için güvenlik esas, hardening tarafındaki tecrübelerinizden bahsedebilir misiniz?” dediler. Dedim pek bir tecrübem yok ama çok şükür daha hiçbir sunucuma troll girmedi dedim. Bunun surat bir düştü, bir düştü var ya, görmen lazım. Renk gitti elemanda.

“Bizim tarihimiz var, köklü bir kurumuz, çok büyük işlere imza attık.” diyorlar bana. Eli yüzü düzgün 1-2 mezun vermişler bunca yıldır. Onlar da zaten Allah var, doğuştan yetenekli çocuklar. Zaten muhtemelen bunların ailelerine falan tonla para döktüler çocukları yazdırsınlar diye. Adrese dayalı sisteme de bir kılıf uydurmuşlar, öyle takılıyorlar kendi kendilerine.

Neyse neticede işte, dediğim gibi. IT sektörü düşünüyorum ben dedim. Öyle kaldı gitti İngiltere hayali. Bu işler biraz da nasip işi ya. He bak, ben kimseyi kötülemiyorum. Tamam, her kurumun artıları eksileri olabilir. Bana uygun değil sadece. Benim ilkelerimle uyumlu bir yer değil. Ama diyorsan ki abi ben yolun başındayım, saha tecrübesine ihtiyacım var. Başvur, at kapağı bir şekilde. Olmadı oradan bakanlığa geçersin. Orası da apayrı bir dünya da işte abi bir yerden de başlamak lazım ya. İyisiyle kötüsüyle kovalamak lazım ekmeği, yoksa cidden zor.

Bu dakikaların hesabını ahirette vermemeniz umuduyla, bizi de anlayın. Bazen cidden canımız sıkılıyor. Ayrıca Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi ile kesinlikle kıyaslanamaz. Bu da böyle bilinsin. Sağlıcakla kalın.