Bölüm #13 – Mortal Kombat

Bölüm #13 – Mortal Kombat

Gerekli Detay Bölüm #13

Bölümü dinlemek için tıklayın.

EMEA bölgesinin en çok dinlenen 889’uncu podcast’i Gerekli Detay’a hepiniz hoş geldiniz.

Bölüm 13’te sizlerleyiz. Oldukça yoğun birkaç hafta geçirdim. İlk başta önceki 3 bölümü hazırlayıp rahata eriştim sanıyordum ama 3 hafta geçti gitti gerçekten. Bu bölümü de zorla yetiştirdim diyebilirim.

Son 2 hafta sonunu Bolu’da geçirdim. Özgür Yazılım Yaz Kampı etkinliğine katıldım. Gayet keyifli, güzel bir etkinlik oldu. Özgür yazılımların tanıtıldığı ve bu özgür yazılımlarla ilgili ücretsiz eğitimlerin verildiği bir etkinlik bu. Ben de dilim döndüğünce temel düzeyde Linux sistem yönetimi anlattım. Sanırım bu etkinlikle ilgili rehber niteliğinde ayrı bir bölüm yapmamız güzel olacaktır diyelim ve başlayalım.

Konumuz, bölüm adından da anlaşılacağı üzere Mortal Kombat. Tıpkı soundtrack’inde olduğu gibi bir “Mortal Kombat” bağırışı yapmak isterdim fakat ne haddime?

Mortal Kombat, esasında bir medya derlemesi diyebiliriz arkadaşlar. Film, müzik, oyun, aksiyon figürleri, tekstil ürünleri vs. Ancak bizim, Gerekli Detay’larına dokunacağımız şey, Atari salonlarının vaz geçilmezi olan Mortal Kombat oyunu olacak. Çünkü tüm mevzunun başlangıcı, bu oyun. Oyunun filmi var yani, filmin oyunu değil bu.

Tüylerim diken diken oluyor yemin ediyorum.

Hikayemiz şu. Dünyanın farklı bölgelerinden pek çok dövüş sanatçısı, bir turnuvaya çağrılıyor. Bu turnuvayı, dünyadan gelen dövüşçüler kazanırsa, dünya rahat bırakılacak. Fakat dünyayılar kazanamazsa, gezegen istila edilecek. Hikayede pek çok karakter var tabii, açıp detaylı okumak lazım ama durum kabaca bu şekilde. Turnuvadaki dövüşlerin ise tek bir kuralı var: Ölen kaybeder. Bu yüzden zaten turnuvamızın adı Mortal Kombat, yani ölümüne dövüş.

1992 yılında Midway Games tarafından geliştirilmiş bir dövüş oyunu Mortal Kombat. Street Fighter’ın başarısından sonra, Midway Games piyasaya bir dövüş oyunu çıkarmak istiyor. Ed Boon ve John Tobias’a 6 ay gibi bir süre veriliyor. Oyunun yapımı ne kadar sürüyor bilmiyorum ama. Street Fighter’daki çizim mantığından uzakta, dijital ve daha gerçekçi bir oyun ortaya koymak istiyorlar. Bu ikili, Jean-Claude Van Damme’ın da bir karakter olarak oyuna eklenmesini istiyor. Fakat bunu gerçekleştiremiyorlar. Van Damme istemiyor. Abecilik yapmış bence. Burada hemen ilk gerekli detayımızı verelim. Mortal Kombat oyunundaki Johnny Cage karakteri, Van Damme’dan esinlenerek yaratılmıştır. 1988 yapımı Bloodsport filmindeki bacak açma ve devamında gelen bel altına yumruk gibi hareketler, Mortal Kombat’ta kullanılmıştır.

Az önce 2 isim vermiştim. Onlardan da kısaca bahsedelim. 1964 doğumlu Edward John Boon, Amerikalı video oyunu programcısı. Mortal Kombat ve Injustice oyunları ile biliniyor. Üniversiteden mezun olduktan sonra, Williams Entertainment’ın “Pinball” departmanında işe başlıyor ve 2 yıl boyunca yaklaşık 20 farklı Pinball oyununun geliştirilmesinde görev alıyor. Ed Boon’un favori Mortal Kombat karakteri, bir sürüm dışında tüm oyunlarda var olan Scorpion karakteri. Ed Boon, aynı zamanda bir ses sanatçısı. Buraya geleceğiz.

John Tobias ise, 1969 doğumlu, Amerikalı video oyunu tasarımcısı, grafik tasarımcı ve çizgi roman çizeri. The Real Ghostbusters çizgi romanlarında çalıştıktan sonra Midway Games’e geçiş yapıyor ve Ed Boon ile birlikte Mortal Kombat serisi için çalışmaya başlıyor. Tobias, çocukluğunda izlediklerini ölümsüzleştirmek için güzel bir fırsat olarak görüyor Mortal Kombat’ı. Bruce Lee gibi. Mesela Liu Kang karakteri, Bruce Lee’yi yansıtmaktadır.

Oyunun yapımı, 1991 yılında sadece 4 kişi ile başlıyor. İkisinden bahsettik. Ed Boon, programlama kısmında. John Tobias, sanat ve hikayede. John Vogel, grafiklerden sorumlu. Dan Forden ise sesten sorumlu.

O dönemki bütçe kısıtlamalarından dolayı seslendirmeci alamıyorlar işe. Ed Boon, bizzat kendisi seslendiriyor bazı karakterleri. Scorpion’ın zincir attıktan sonra söylediği “Get over here!”, Jax’in meşhur “Gotcha!” bağırışı. Bunların haricinde Liu Kang, Kano, Johnny Cage ve Shang Tsung’ın sesleri de Ed Boon’a ait.

Bir gerekli detay daha. 2010’da Guiness Rekorlar Kitabı’na giriyor Ed Boon. Dünyanın en uzun süreli video oyunu seslendiricisi olarak. Çünkü Scorpion’ın “Get over here!”i hâlâ Ed Boon’un sesi.

Bak yine tüylerim…

Sesle ilgili başka bir bilgi daha. 1950 doğumlu Steve Ritchie. Steve bir Pinball tasarımcısı. Mortal Kombat evreninin imparatoru Shao Kahn’ın seslendirmesini yapıyor. Ayrıca efsaneleşen bir katkısı da var bu oyuna. Çünkü oyunun adı, ilk başta sadece “Combat” olarak düşünülüyor. C ile. Steve Ritchie ise “Mortal Kombat” ismini öneriyor ve efsane başlıyor. Bir rivayete göre, oyunda çalışan arkadaşlardan biri, ofisteki tahtaya “K” ile “Kombat” yazıyor. Bu da dikkat çekiyor tabii. Oyun içerisinde “K” şeklinde okunan bütün “C” karakterlerini, “K” ile değiştiriyorlar. Combat, coin, conquer vs. hepsini “K” ile yazıyorlar.

Oyunun yapımında, oyuncunun dikkatini çekecek ve oyuncuların karakterlerine bağlanmasını sağlayacak bazı ögelere yer veriliyor. Oyunun içerdiği aşırı şiddet, zaten kendi başına yeterince dikkat çekici oluyor. Ek olarak, oyuna gizli bazı özellikler de ekleniyor. 1992’de çıkan ilk oyunda, belirli şartları sağladıktan sonra yeni bir karakter kazanabiliyorsunuz. O zamana kadar kimsenin bilmediği, sadece gerekli şartları sağladığınızda açılan bir karakter. Dövüş oyunları tarihinde bunu gerçekleştiren, yani bir gizli karakteri oyuna yerleştiren ilk oyun olma özelliğini taşıyor Mortal Kombat. Bu karakter ise, pek çoğunuzun bildiğini düşündüğüm Reptile karakteri.

Gizli tutulan şeyler, sadece karakterle kalmıyor. Bazı tuş kombinasyonları da gizli bırakılıyor. Dövüşü kazandıktan sonra, doğru tuş kombinasyonlarını bulan oyuncu, o efsane komboyu başlatabiliyor: Fatality. Kafa ya da diğer uzuvları koparma, iç organ sökme, diri diri yakma gibi animasyonlar; bu gizli kombinasyonları bulabilen oyuncular tarafından gerçekleştirilebiliyor sadece.

Oyunu farklı kılan özelliklerden biri de, karakterlerin her birinin gerçek insanlar olması. O dönemde bunu gerçekleştirmeyi başaran ilk oyunlardan oluyor Mortal Kombat. Stüdyo, pek çok farklı dövüş sanatçısıyla anlaşıyor ve onların hareketleri dijital dünyaya aktarılıyor. Mesela Liu Kang’in ikonik bir uçan tekmesi var. Stüdyoda atılmış gerçek bir tekme bu. Pek çok animasyonun kaydında da trambolin kullanılıyor ve bu sayede, sanatçılar oldukça yükseğe zıplayıp istedikleri hareketleri yapabiliyorlar.

Oyunun başlı başına bir background hikayesi var. Evrenin ve karakterlerin detaylı geçmişi ve bu evrene ait bir mitoloji var. Bu hikayelere mekanlar da dahil tabii.

Oyundaki karakterlerle ilgili başka gerekli detaylar da var. Mesela Noob Saibot. 1993’te Mortal Kombat 2’de gizli bir karakter olan Noob Saibot’un ismi, oyunun yapımcıları olan Ed Boon ve John Tobias’ın soyadlarının tersten okunuşu. Birkaç saniye vereyim de kafanızda canlandırın.

Scorpion ve Sub-Zero karakterleri – ki çocukken en sık oynadığım iki karakterden biridir Sub-Zero – kendi hikayeleri olan 2 ninja. Scorpion’ın hikayedeki adı Hanzo Hasashi. Hashasi bak, dikkat et. Japonya’dan gelen bir karakter. Sub-Zero ise aramıza Çin’den katılan Kuai Liang.

1992’deki ilk oyunda, bir geçici hata, bir glitch söylentisi çıkıyor. Oyunun hata ayıklama menüsünde de ERMAC diye bir yazı var. Oyuncular da diyor ki bu nedir? Karşısında da bir sayı yazıyor. Tartışma başlıyor. Son boss’umuz olan Shang Tsung’ı kaç kere yendiğimizin sayısıdır deniliyor. Sonra bu olmadığı görülüyor. İlerleyen süreçte, Reptile’ın kaç kere kullanıldığını gösteren istatistiklerin olduğu kısma getiriliyor bu ERMAC ifadesi. Oyuncular deliriyor tabii. Madem Reptile burada, o zaman kesin Ermac diye bir karakter de var. Hadi bulalım. Ama yok öyle bir şey. Ed Boon, koddaki hataları yakalamak için bir macro yazmış. Adı da “Error Macro”, kısaca “Ermac”. Bu mevzu böyle ses getirince; yapımcılar da oyuncular için yeni bir karakter tasarlıyor ve Ermac ismini veriyor. Böylece oyuncuların sürekli aradığı meşhur Ermac da, oyun içerisinde oynanabilir bir karakter oluyor.

Sesçi Dan Forden’dan çıkan, Mortal Kombat ekibinin kendi arasında bir şaka var. Dan, iş arkadaşlarıyla “Super High Impact” oynarken kazanacağını düşünmeye başladığında “I predict toast!” diyor arkadaşlarına. Yani kaybedeceksin, tost olacaksın falan hesabı. Sonra bu söz biraz evriliyor ve “I predict toasty!” oluyor. Mortal Kombat geliştirilirken de bir öneri geliyor bunu oyuna da ekleyelim diye. Oyunda belirli bir durum yaşandığında, ekranın sağ altından Dan’in kafası çıkıyor ve “Toasty!” diyor.

Sese dokununca, müziği es geçmek olmaz. Maurice Joseph François Engelen ya da sahne adıyla Praga Khan ve Oliver Adams’ın bir grubu var. The Immortals. Bu grup, Mortal Kombat’ın müziklerini yapıyor. Bu grubun yaptığı “Techno Syndrome” şarkısı, Mortal Kombat’ın reklamlarında ve filminde kullanılıyor.

Oyunda devasa bir şiddet var demiştik ya. Stüdyonun aklındaki senaryo şöyle. Bizim oyuncu kitlemiz belli. Böyle şiddet yoğunluklu bir oyuna da ses etmezler. Lakin süreç öyle işlemiyor. Mortal Kombat, insanları ev konsollarından uzaklaştırıp tekrar arcade salonlarına topluyor. Bu toplanma, o dönemde kesilmeye başlamış olmasına rağmen Mortal Kombat ile tekrar canlanıyor. Düşünsene mekana giriş yapıyorsun, orta koridor boyunca oyunu oynayan herkes bir anda bırakıyor. Yüzler, ekrandan sana doğru çevriliyor. İçeride fısıldaşmalar başlıyor. “Nazmi abiyi yenen çocuk bu mu?”, “Kaç yaşında bu?”, “Demek Nazmi abinin emekli olup marul yeiştirmeye başlamasına sebep olan cengaver bu.” gibi söylemler var. Arenaya giriyorsun. Challenger olarak gelmişsin. Birazdan ağzını burnunu dağıtacağın kişi ile yan yanasın. Başlıyorsun oynamaya. O dönemde bu oyunlar için turnuvalar falan da yapılıyor tabii. Hatta Mortal Kombat 4’ün çıkışıyla şirket dünya turuna çıkıyor. Öyle konser, festival falan değil bak. Oyun, dünya turuna çıkarılıyor. “Hocam ben e-sporcu olmak istiyorum.” Sen önce git Tetris oynamayı öğren. Biraz saygı göster şu gelişim sürecine. Neyse.

Ama işte, yeni bir problem çıkıyor. Arcade salonlarında çoluk çocuk da başlıyor bu oyunu oynamaya. Çocuklarımızı şiddete alıştıracak, insan öldürmeyi normal gösteriyor bu oyunlar, bu kadar kan olmak zorunda mı falan derken ciddi ciddi tartışmalar dönmeye başlıyor. Fatality çok eleştiriliyor. “Çocuklarımıza insan öldürmenin yeni yollarını gösteriyor.” gibi tepkiler alıyor bu oyun. Tedirginliği anlamakla birlikte, bazı argümanlar bana çok saçma geliyor bu süreçte. Mesela en son söylediğim. Senin çocuğun gerçekten bir aparkat atıp karşısındakinin omurgasını kafasıyla birlikte çıkarabilecekse ya da bir ejderhaya dönüşüp gövdenin bütününü yutabilecekse bunu durdurmak için pek yolun olmaz diye düşünüyorum. Burada senin yapman gereken şey, ejderhanı doğru eğitmek olur herhalde.

Bu süreçler, yeni bir şeyin doğmasına sebep oluyor ama. Mortal Kombat, Night Trap ve Doom gibi oyunların çıkışından sonra; Entertainment Software Rating Board kuruluyor. Kısaca ESRB. Daha önce denk gelmişsinizdir. Bugün oyunlarda gördüğünüz ESRB rating’lerin sebebi, bu oyunlar.

Mortal Kombat ve diğer şiddet içerikli oyunlar için pek çok ülkede bilimsel araştırmalar yapılıyor. Yasaklar getiriliyor. Bu durum, o zamanlardan beri süren bir durum. Ben bu konularda fikir beyan edecek bilgiye sahip değilim. Fakat nispeten bir birikimim var. Pek çok şiddet içerikli oyun oynadım. Ancak hayatımda bir kavgaya karışmışlığım yok. Pek çok kez pek çok insanı dövesim geldi tabii. Ama bu durum, ben bu oyunları oynadığım için olmamıştır herhalde. Olayı sadece bu noktaya indirgemek bana saçma geliyor. Bence burada dikkat edilmesi ve üzerine düşünülmesi gereken önemli bir nokta var. Neden belirli bir kişi ya da grup, bu içerikleri gördükten sonra şiddete eğildi? Tetiklenen şey neydi de sonuç bu oldu? Buna bakılması lazım bence. Çünkü izlediğim film de, dinlediğim müzik de, oynadığım oyun da yeri geliyor nabzımı hızlandırıyor, beni daha agresif biri yapıyor. Yaşanıyor bu durumlar. Ancak bu, neyse ki hiçbir zaman kontrolden çıkmadı. Tabii tekrar vurgulamam lazım. Benim bu konularda bir bilgim yok. Sadece şahsi düşüncelerimi paylaşıyorum.

Oyunun tepki alan Fatality’sine karşılık, ikinci oyunda da “Babality” sunuluyor. Öldürücü hareket yerine, rakibinizi bir bebeğe dönüştürüyorsunuz ve o karakter ağlamaya başlıyor falan. Mesela Sub-Zero karakterine bir Babality atarsanız, Sub-Zero bebeğe dönüşüyor. Altına kaçırıyor. Tabii her şeyi dondurduğu için çişi de donuyor ve buz üzerinde kayıp düşüyor. Sonra ağlamaya başlıyor.

Her şeye rağmen Mortal Kombat, 30 yıldır bizlerle. Hâlâ oynanıyor. Hâlâ hayranlık duyuluyor. Hâlâ geliştiriliyor. Gök gürültüsü tanrısı Raiden’dan tutun da 4 kollu Goro’ya kadar, ek olarak burada adını geçirdiğimiz karakterleriyle, geçmişiyle, hikayesiyle, ilkleriyle gerçekten iyi bir oyun olduğunu düşünüyorum. Derine daldıkça, çok daha fazla gerekli detaylar bulunacak bir hazine aslında. En çok ilgimi çekenleri sizlerle paylaşmak istedim. Umarım keyif almışsınızdır. Gelecek hafta cuma günü saat 19:28’de görüşmek dileğiyle, kendinize iyi bakın.

Bir Cevap Yazın